18 Aralık 2007 Salı

medyumlar, mühendisler...

Medyum memis – ben medyum tabirini sevmiyorum, kullanmiyorum. Ben medyum degilim, ben kendi ilmimle ugrasiyorum, o alanin hocasiyim, kendi ilmimle ilgiliyim. Bizim alanimiz farkli.
Spiker – yani mistik konularin uzmani diyebilirmiyiz? Dogru olur mu?
Medyum memis – tabi olur, dogru olur, cok dogru bir ifade olur!


- Memis yanindaki diger konuk (Gelecek muhendisi Metin Sirma) – Ben gelecek muhendisiyim, yani yorum yapiyorum, gelecege iliskin kendi yorumlarimi yapiyorum, yorum cok farkli bir durum. Hava durumu da bir yorum mesela. .... bu sekilde matematikteki sembolizm ilkesini kullanarak muhendis siyorum kendime. Zaten muhendisin kelime anlami hesap yapan demek. .... www.gelecekmuhendisi.com adli web sitemdee, 4 yildiiir, kendi web sitemdeeee, bildiriyorum!
- 4 yildir mi bu isi yapiyorsunuz?
- Hayir ben 19 yildir bu isi yapiyorum, 4 yildir web sitem var.
- Bazi ucu acik soylemleriniz var, herkes boyle tahminler yapamaz mi?
- Ucu acik hicbir soylemim yok. Bakin benim, noterle tespitlidir. .... sonra noter geldii, ben orada dediim, ...ö orda ben 6 ay sonra yaser arafata suikast yapilacagini gordum. Noter kayitlidir!
...
- Dediler peki sen nasil yapiyorsun bunu? Dedim bu benim isim. Tabii yuzde yuz bilicem diye bir kanun da yok!
- Mesela bu yil iranda bir nukleer patlama olacak, kaza olacak. Boylece bushun nukleer calisma iddialari da ortaya cikmis olacak, ve bunu kullanarak bush hemen irana girecek.
- Peki bu hesaplamalari nasil yapiyorsunuz?
- Kendi adimi verdigim bontecart? diye bir sistemim var. Tamamen matematik ve sembolizm.
.....
- Nedir peki bu isin sirri metin bey? Devlet sirri degil herhalde?
- Devlet sirri degil, ben web sitemde egitimini de veriyorum zaten?
- Nedir peki?
- Tamamen matematik ve sembolizm!
....
- Egitim dediniz, herkesin egitimi alarak gelecegi tahmin etmesi mumkun mu?
- Cok onemli bir noktaya isabet ettiniz. Bizim olayimiz keramet degil, bir egitim bu. Bakin, Ingiltere dedigimiz bir model var. ...

Ah bi de Metinin suratini anlatabilsem size....

Son olarak, web sitesinde alttaki kayan yazilardan da derin bir gonderme:
“Geleceğin görülmesi değil, yaşanması önemlidir.”

11 Aralık 2007 Salı

Ahmet Çakar - 11.12.2007

Bilgiç - Büyük takımlarda bazı genetikler işler....
Çakar - ne işler??
Bilgiç - Genetikler işler, yani Galatasaray'da yöneticiler o maçta soyunma odasına girmek zorunda kalmıştır. Bazen olur öyle, maçı kurtarmak adına müdahale ederler büyük takım yöneticileri....
Çakar - O zaman ben sana bir genetik örnek veriyim. Mesela Zico'nun yüreği yer miydi? Taa brezilya'dan Roberto'yla Alex'in kuzenleri gelicek, beşiktaş maçının sabahı, onları kampa aldılar diye kadro dışı bırakacak iki yıldızı. Aziz Yıldırım napar biliyor musun? Sabah kalkar, böyle pijamalarıyla, helikopter gelir, helikopterde dişlerini fırçalarken telefonu eline alır, 'Mahmut, yarım saat sonra kulüpte ol!', sonra Murat sen de gel, falan, pijamalarıyla, Zico'yu da çağırır. 'Kardeşim sen ne .... yiyorsun?' der, 'Sen kimsin lan?' der, sonra da 'hadi len, shtrasdas.....' deeer, o iş orada biter!

6 Kasım 2007 Salı

Yeni Ahmet Çakarlar

Ben FIFA seminerinde söyledim. Sordular öneriniz var mı diye, o kuzeyli hakemler kamera falan dedi durdu. Geçin onları dedim, geçin onları!. Afrika'nın çöllerinde nereden bulacaksınız kamerayı? Geçin onları. Ben dedim ki;
- 'çift hakem'! Eskiden Basketbolda olduğu gibi, bir yarısahayı bir hakem, öbür yarısahayı diğer hakem. Niye? Çünkü artık insan evladı kaldıramıyor 7 dönüm sahada, tek hakem. Futbol çok hızlı. Onun için çift hakem olacak.
- Ha dediler, 'peki bu söylediğinin sakıncaları var mı?'
- 'Var' dedim,'çift karılı adama benzer',
- 'Nasıl yani?',
- 'Yani, bir hanım bir sıkıntı, iki hanım dört sıkıntı, geometrik artar'

-----------

Seyirciler 6 Pası bu yüzden seviyorlar. Hem hakem kursu gibidir. Hem eğlendirirken düşündürür, düşündürürken eğlendirir. Hem de jet-lag yaratır! Amerika'dan Tokyo'ya gitmiş gibi olursun.

19 Ekim 2007 Cuma

Demokrasi bitmiştir Türkiye'de! (Yalçın Küçük'ten)

Demokrasi bitmiştir Türkiye’de. Bu bir soytarılıktır. Oyların % 25’ini alan bir parti, Anayasayı değiştirebiliyorsa, buna demokrasi diyemiyoruz. Tekeliyet’te demokrasi olmaz, başka yollar arıyoruz. Halkın politika yapmadığı bir yer demokrat mı olabilir? Bu kadar büyük tekeller olursa, insanlar küçülür. Bir yanda sürüler ve diğer yanda oligarklar varsa, demokrasi bitmiştir. Ben ölmüş atı kırbaçlamıyorum.


Babacan veya Bağış, birisi arada bir Anafartalar’da havlu satmış, diğeri Beyaz Saray’da çevirmenlik yapmış; birden bire tüm politik kadrolar siliniyor. Politika ile hiçbir ilgisi olmayanlar geliyor. Asıl istikrarsızlık budur. Her dört-beş yılda bir politik kadrolar yok oluyorsa, demokrasi yoktur. Halkın politika yapmadığı bir ülkede demokrasiden söz edemeyiz.

Aydınların bir kısmını kaybettik. Yenisini yetiştireceğimiz için, eskinin hükmü yoktur.

Taban kaybeden partiler, iki direğe tırmanıyorlar. Bunu ilk defa Adnan Bey yaptı. 1956 yılına geldiğimizde, çok büyük bir taban kaybına uğradı ve 57’den itibaren iki icatla çıktı. Bir; Şeyh Sait’in torunu olarak 22 yaşındaki Abdülmelik Fırat’ı milletvekili yaptı. Kürtlerle flört etti. İki; Said-i Nursi’yi çıkardı, gezdirdi. Ak-istlerin de dar tabanları daha da daraldı; amma tırmanacakları direk de kısa kaldı. Esti geçti, ciddiye almıyorum. Kürtler ile daha çok flört etmek zorundadır. İslam’ı daha çok gıdıklamak durumundadır. Sanıyorum, yaptıkça daha çok toprak kaybetmektedir.

Din de bir müessesdir, yoksul ve çaresizin sığınağıdır; çaresiz bir çiftçiye "ananı..." diyen bir başbakan varsa, temsil ettiği kurumu kurumaktan kimse kurtaramaz.

Hilmi Paşa Hazretleri 'nin yönetimi sırasında
yüksek komutanlık AKP'nin yaptıklarının dışında bir programa sahip olmadı, duymadık. Rafinerilerin satılmasına itiraz etmedi, milli telefonun satılmasına itiraz etmedi. Limanların satılmasına itiraz etmedi. Faruk Paşa Hazretleri "Kuran okuyun" diyor, laik bir ülkede hiç düşünemeyiz. Bu ülkede yurttaş Yahudiler, yurttaş Hıristiyanlar var, bir yüksek kamu görevlisi nasıl bunu söyler, buna da bir itiraz duymadık. Belki de haklı oldukları bir yan var. Artık "Nutuk okuyun" sözü daha az inandırıcı görünüyor. Nutuk'tan, "limanlar işgal edilmiştir" sözünü hatırlıyoruz.

Sabah, “işte halkın güveni” diyor ve Hürriyet, “derviş bonoları kapışıldı” diye bayram yapıyordu; yanlış ve yalandır. Hazine ihale’sine katılanlar, koçbank’tan bir memur, akbank’tan bir başka memur, Şahenk’in garanti bankasından bir diğeri, A. Doğan’ın dışbank’tan bir vekilharç, Karamehmetler’in pamukbank’tan bir memurdur, başkası yok ve kendi beş buçuk adamını “halk” sayan bir matbuat var. Doğru, üç ayda yüzde otuz üç reel faizle devlet kağıdı alıyorlar, faiz gelirini peşin kesiyorlar ve Osmanlı’nın son zamanlarında Galata bankerleri daha insaflıydı, yaptıkları tefeciliktir.


Bunu, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz yönetimiyle yapıyorlar ve odalar birliği bunların gitmesini ve tüsiad bunların kalmasını istemektedir; çünkü tüsiad içinde örgütlü bu tefeciler, artık esnafı ve tüccarı da boğmaktadır. Bunun anlamı şudur, tefeci-oligarklar, işçiyi ve memuru soğana çevirdiler ve şimdi sırada, esnaf, tüccar ve sanayici var; ağlıyorlar ve banka borç ve faizlerinde kısmi bir konsolidasyon için yalvarıyorlar.

16 Ekim 2007 Salı

SAIBELI LISTENING EXPERIENCE

Incunabula Collection 2007 - on the shelves!

#1 Spirit of Saibeli - comp. by
burcu













#2 Tunes for joy and fun - comp. by cbc













#3 Eden Lounge vol. 1 - comp. by
dominus













#4 Eden Lounge vol. 2 - comp. by dominus













#5 kinda' groovy - comp. by burcu













#6 Soul Gathering - comp. by cbc













#7 flyin' and funkin' - comp. by cbc













#8 jazzy tunes for swingin' - comp. by dominus













#9 cruising beats - comp. by dominus













#10 saibeli dancefloor - comp. by burcu













#11 bird people - comp. by burcu













#12 NAME - comp. by cbc













#13 hEaDz...- comp. by burcu













#14 oldies lounge - comp. by dominus













#15 tunes on the breeze - comp. by anyguy













#16 mediterranean house - comp. by anyguy